Formatından Pek Hoşlanmadığım Hâlde Neden Blog Açma Kararı Aldım?

Özet: Bu blog içeriğinde, neden kişisel bir blog sitesi açma kararı aldığımı çok kısaca anlatmak ve bu blogda neler görebileceğinizden bahsetmek istiyorum.

Kaynak: Pexels

 

Merhaba sevgili okurlar! Bu blog içeriğinde, neden kişisel bir blog sitesi açma kararı aldığımı çok kısaca anlatmak ve bu blogda neler görebileceğinizden bahsetmek istiyorum.

Öncelikle itiraf etmem gereken bir şey var: Blogları pek sevmiyorum, benim tarzım değil. Bunun pek çok sebebi var. Öncelikle her kişi bir blog sitesi açıp fikirlerini paylaşabilir. Bu bir yandan iyi bir şey bir yandan da "blog" kavramını değersizleştiriyor. Benim okuduğum kadarıyla blog yazan çoğu kişi içeriklerine yeterince özenmiyor. Hatta bilimsel olduğunu iddia ettikleri yazılarında bile kaynak göstermek gibi çok temel etik davranışlara özen göstermiyorlar. Bu çok kötü bir şey, hem bilimsel bilgi aktarımını zedeliyor hem de blog içeriklerine olan bakış açısını karalıyor. Tabii ki her blog yazısı bilimsel bir amaç gütmek zorunda değil. Şunu kabul edelim: Blog yazmak fazlasıyla kolay bir iş, sorumluluk yükünüz neredeyse yok, bir kuruma, okurlara vb. "hesap vermek" zorunda değilsiniz. İşte bu ve bunun gibi bazı sebepler dolayısıyla şimdiye kadar tek bir blog yazısı bile yayımlamamıştım. Doğrusu yayımlamayı da ciddi bir şekilde düşünmemiştim. Fakat sonrasında fikirlerim biraz değişti, blog içeriklerinin de (her ne kadar etkisi az olsa da) faydalı olabileceği yanlarının olduğunu fark ettim.

Bu fikir değişikliğinin temelinde okuduğum bazı blog ve türevi yazılar yer alıyor. Çeşitli bilim insanlarının, sanatçıların, vb. bloglarından oldukça faydalı ve ilgimi çeken bilgiler öğrendiğimi fark ettim. Bunların bazıları herhangi bir akademik makalede ve hatta popülerleştirilmiş (derin ve akademik sahadaki bir içeriğin daha geniş bir kitle tarafından rahatlıkla anlaşılabilecek düzeye getirilmesi) bir içerikte bile karşılaşamayacağınız tarzdan yazılardı. Nedeni, yazarların kişisel tecrübelerini ve görüşlerini de karıştırmasıydı. Hiç şüphesiz, kişisel görüşlerden kendinizi tamamen izole etmeniz ve sadece akademik çalışmalara odaklı bir hayat yaşamanız imkânsız ve zaten muhtemelen sağlıklı da olmazdı. Farklı görüşleri okumak, başkalarının tecrübelerinden sonuçlar çıkarmak ve hayatınıza bunları çeşitli şekillerde katmak çok önemli. Bunu yapmak, gerek kişinin akademik kariyeri için gerek de kültürel birikimi için bana göre çok faydalı. Eminim önemli bir grup kişi de böyle düşünüyordur.

İşte bu sebeplerle ben de görüşlerimi, tecrübelerimi ve kişisel hayatımdan (sizin de faydanıza olabilecek) parçaları bir blog sitesinde paylaşma kararı aldım. Şunu kabul ediyorum, öğüt verecek bir tecrübede olduğuma inanmıyorum. Hatta alanlarında uzman insanların da kazandıkları her yaşla (veya ek tecrübeyle) beraber geçmişse bakıp "Aslında düşündüğüm kadar tecrübeli değilmişim." dediklerini tahmin ediyorum. Yani muhtemelen hiçbir zaman "Öğüt vermek için gayet tecrübeliyim." dememek gerek. Bu çok büyük bir söz. Yapılabilecek en iyi şeyin, tecrübeleri aktarırken "Bunların benim yaşadığım hayatın, belki de içerisinde bulunduğum koşulların ve doğru zamanda doğru yerde ya da yanlış zamanda yanlış yerde olmamın bir sonucu olduğunu vurgulamak istiyorum." demek olduğunu düşünüyorum. O yüzden bu blog sitesindeki her görüş yazısında bu gözle yaklaşmanızı rica ediyorum. En azından ben bu gözle yazıyorum. Elbette bazı alanlarda tecrübelerimi paylaşıp başka kişilere fikirler verebilecek olgunlukta olduğuma gerçekten inanıyorum. Ama bunların hiçbirine doğrudan "Çınar böyle yapıyormuş, ben de böyle yapmalıyım." gözüyle yaklaşmamalısınız. En iyi tutumun; dediklerimi iyice analiz edip, başka kişilerin dedikleriyle harmanlayıp ve güvenilir kaynaklarla araştırıp uygulamanız olduğu görüşündeyim. Tabii ki her şeyde bu kadar ince eleyip sık dokumanız gerekmediğini anlayabilirsiniz. Mesela bir kitap tavsiyesi için bu kadar hassas olmanıza gerek yok, en kötü okur ve beğenmezsiniz. Fakat akademik bir tavsiye hayatınız için daha ciddi etkiler yaratabilir. İşte bu noktada o tavsiyenin size gerçekten faydası olup olmayacağını, sizin hayatınıza uygunluğunu, vb. iyi tartmalısınız. Zaten çok büyük tavsiyeler vermekten daima çekinirim, bu konuda şüpheniz olmasın. Niye bu konu üzerine bu kadar açıklama yaptım? Cevabı basit: Bilimsel kültür, ve etik yaklaşımı kuvvetli olan herkesin böyle bir yaklaşım sergilemesinin çok daha faydalı olacağına inanıyorum. Hayat, belki de düşündüğünüzden çok daha (hatta hayal dahi edemeyeceğiniz kadar) kompleks ve seçimleriniz ile beraber hayatınızın devamında olacakları sürekli olarak değiştiriyorsunuz. Yani, tek bir yolun doğru olabileceğini (ve hatta doğrunun ne olduğu bile muğlak) düşünmek çok büyük bir hata olur. Kendi yolunuzu çizeceksiniz. Fakat bu yolu kör bir şekilde, her şeyi deneyip yanılarak çizmek de insan ömrüne sığmaz. Değer verdiğiniz kişilerin tecrübelerinden yararlanmak işte bu yüzden önemli.

Blog sitesinde, kitap tavsiyelerine (ve diğer tavsiyelere de) yer vermeyi planlıyorum. Bir bibliyofili (Merak etmeyin, hastalık adı falan değil. "Kitapkurdu" demek.) olarak okuduklarımı diğer kişiler ile paylaşmak bana da büyük bir zevk veriyor. Hem sizin de faydalanabileceğinizi düşünüyorum. Kitap tavsiyelerim, muhtemelen ağırlıklı olarak akademik ve bilimsel konularda olacak. Zaten en çok okuduğum kategori de kurgusal olmayanlar (veya benim deyişimle "kurgudışı"). Tabii ki romanlara, şiirlere, felsefi metinlere, sanatsal içeriklere de yer vereceğim.

Bir de blog sitesinin dilinin ağırlıklı İngilizce olacağını belirtmek isterim. Fakat akademik tavsiyeler gibi içerikleri çoğunlukla Türkçe yazmaya (veya İngilizce yazdıysam da Türkçeye de çevirip yayımlamaya) çalışacağım. Böylelikle Türkiye'deki öğrencilere daha kolay ulaşabileceğimi düşünüyorum. Tabii ki İngilizce içerikleri de okuyabilirsiniz. Neden İngilizce? Küresel anlamda daha çok kişiye ulaşabilmek için ve ayrıca biliyorsunuz ki akademik camianın dili de İngilizce.

Son olarak, kategorilere göz gezdirdiyseniz "fizik", "biyoloji", "sosyal bilimler" gibi bazı kategoriler görebilirsiniz. Bunların adına aldanıp da akademik çalışmalar veya bilim iletişimi içerikleri paylaşacağımı sanmayınız. Aslında bu kategorilerdeki bazı içerikler bilim iletişimi kapsamına girebilir ama yine de tam olarak bir popülerleştirilmiş bilimsel içerik gibi olmayacak. Bunların yeri Bilimetri, orada zaten düzenli olarak bilim iletişimi içerikleri paylaşıyoruz. Eğer bilmiyorsanız mutlaka incelemenizi öneririm. Peki, bu kategorilerde neler olacak? Ağırlıklı olarak akademik camiadaki gelişmeler, çalışmalar üzerine benim görüşlerim, spesifik bir bilimsel konuyu (mesela kuantum fiziği, evrimsel biyoloji) öğrenmek için izleyebileceğiniz yollar ile kullanabileceğiniz kaynakları anlatan içerikler, lezzetli deney tarifleri, proje önerileri ve röportaj türevi içerikler yer alacak. Bu içeriklerde kaynak göstermeye ve ileri okuma amaçlı kaynaklar vermeye çok kritik önem arz edeceğim.

İşte böyle, umuyorum ki size biraz olsun faydam dokunabilir. Okurken yeni bir şeyler öğrenebilmenizi, bildiklerinizi pekiştirebilmenizi, farklı bakış açıları kazanabilmenizi ve eğlenmenizi umuyorum. Bu amacıma ulaşabilirsem ne mutlu bana!

Sevgiler.

Çınar Civan

English: Founder and editorial director of Bilimetri. Co-founder of the Sci-Hook Organization. He works on physics and abstract mathematics. He is involved in science communication and trying to bring science to more people. Türkçe: Bilimetri'nin kurucusu ve yayın direktörü. Sci-Hook Organizasyonu'nun kurucu ortağı. Fizik ve soyut matematik üzerine çalışıyor. Bilim iletişimi faaliyetlerinde bulunuyor ve bilimi daha fazla kişiye ulaştırmaya çalışıyor. ORCID ID: 0000-0001-6378-8630 githubyoutubelinkedin twitter instagram email

Previous Post Next Post

Contact Form