Özet: Bir Matematikçinin Savunması, matematikçi Godfrey Harold Hardy tarafından yazılmış ve kendisinin matematik üzerine görüşlerini içeren bir kitaptır. Bu içerikte bu kitap hakkındaki görüşlerime kısaca yer veriyorum.
![]() |
Hardy, 1927. Kaynak: Wikimedia Commons |
Bu kitap değerlendirmesini Godfrey Harold Hardy'nin matematiksel çalışmalarından ve kişiliğinden tamamen bağımsız olarak yaptığımı açıklığa kavuşturmak isterim. Şüphesiz ki Hardy matematiksel başarıları açısından takdir edilecek çok değerli bir kişiliktir. Hardy üzerine bahsetmeyi ve Hardy'nin çalışmalarına değinmeyi çok isterim. Ancak bu kısa değerlendirme Hardy'nin Bir Matematikçinin Savunması (Orijinal: "A Mathematician's Apology") kitabına olacaktır. Alıntı ilk olarak Goodreads platformunda yayımlanmıştır. Kitap üzerine kısaca görüşlerim:
Kitabı Hardy'nin düşünceleri ve yaşam görüşü açısından değerlendirdiğimde düşüncelerine katılmadığım gerçekten çok fazla nokta var. Ancak kitabı bu eksende değerlendirip beğenmediğimi dile getirmek muhtemelen pek de adil bir tutum olmaz. Dolayısıyla Hardy'nin bazı bana göre sığ kalan yaklaşımlarını eleştirmek, Charles Darwin'in Türlerin Kökeni kitabına 2 puan verip "Genlerin ne olduğunu anlamamış bu adam." yorumu yapmak kadar aciz bir tutum olur. Dönemin koşullarına ve Hardy'nin "mesleği" gereği takındığı tutuma göre inceleme yapmak daha faydalı olacaktır. Ben yine de Hardy'e karşı olduğum görüşlerimi dile getireceğim:
Öncelikle, kitap boyunca Hardy'e çok katıldığım ve kendimi çok yakın hissettiğim noktalar olmasının yanı sıra bir o kadar da katılmadığım ve kendisinden uzak hissettiğim noktalar olduğunu belirtmek isterim. Hardy'nin kitap başında 60 yaşını geçmiş bir matematikçiden üretkenlik beklemenin mümkün olmadığını söylemesi fikrine pek katılmamakla beraber ne yazık ki bunu destekleyecek pek bir şey de söylemem mümkün değil. Daha 60 yaşına pek uzak birisi olarak bu konuda daha fazla yorum yaparak haddimi aşmak istemem. Ama içimde, üretkenliğin yaşla beraber yok olması gereken bir şey olmadığına dair güçlü bir sezgi var. Hardy'e katılmadığım ve görüşlerini de oldukça sığ gördüğüm bir nokta ise matematiğin ve bilimlerin insanlığa faydası üzerine yaptığı yorumlar ve takındığı felsefi görüş oldu. Açıkçası bilimin insanlığa katkısının ne denli fazla olduğu oldukça açıktır. Hardy, bilimlerin savaşlara neden olmasını gerekçe göstererek bilimin her zaman insan refahını artırıcı bir araç olmadığını öne sürüyor. Buna katılırım, bilim gerçekten de her zaman insan refahını artırmak için kullanılmaz. Ancak bilim hiçbir zaman (biraz da antropomorfizm yaparak) "Beni bu amaçlarla kullanın." demez. Keşfettiklerimiz, inşa ettiklerimiz ve bilimle ilgili her şey, kullanan toplumun elinde şekillenir. Kimisi bunu bomba yapımında, insanları ve diğer canlıları öldürmenin türlü farklı yolunu arayıp çeşit çeşit savaş gazları üretmekte, suikast planlamada, vb. kullanır. Kimisi ise hiçbir suçu olmayan masum çocukların şeker hastalığı gibi bir hastalıktan ölmemesi için ilaç geliştirmekte kullanır. Hatta sonra gider bu tedaviyi sadece 1 dolara insanlık adına patentletir. Sonra o patenti alan üniversite ise ilaçların uçuk fiyatlarla satılmasına öncülük eder (bahsettiğim olay meşhur "İnsülin Savaşları" olayıdır). Burada bilim mi suçlu? İnsülinin patentini üniversiteye devredenler mi suçlu? Üniversite mi suçlu? İlaç sanayisi mi suçlu? Mutlaka bir suçlu arıyorsak en son suçlu bilim olmalıdır çünkü karar alma mekanizmasında hiçbir etkisi olmayan tek etmendir. Hardy'nin ise bu noktayı çok ciddi bir şekilde atladığını ve sığ bir tutum izlediğini düşünüyorum. Zaten kitabın sonuna yaptığı eklemede de bundan bahsetmekte ve "duygusal" bir yaklaşım izlediğini kabul etmektedir.
Hardy'e katılmadığım bir başka nokta ise matematiğin ve bilimin faydasına aşırı derecede takılıyor olmasıdır. Bence matematik ve bilimdeki gelişmelerin faydası üzerine bu kadar düşünmek anlamsızdır. Başlangıçta fazlasıyla soyut olan matematiğin ürettiği bazı teoremlerin fiziksel dünyada hiçbir karşılık bulamayacağını düşünmek çok olasıdır. Ancak hatırlatmak isterim ki Hardy'nin dönemindeki pek çok soyut düşünce bugün fizikte anlam kazanmıştır. En basitinden Düğüm Kuramı (İng: "Knot Theory") gibi oldukça soyut kavramlar bugün, DNA yapısı ile ilgili önemli yaklaşım biçimleri sunmakta, kanser tedavilerine ışık tutma potansiyeli taşımaktadır. İddia ederim ki Hardy, düğümler ve bu düğümlerin birbirinden ayırt edilmesi üzerine kurulu bu aşırı soyut matematik sahasının insanlığa potansiyel hiçbir faydası olmayacağını düşünürdü. İşte bu yüzden de matematik ve bilimdeki her gelişme için bir faydalılık aramak anlamsızdır. Matematik ve bilim yapılmalıdır, üretilmelidir ve geliştirilmelidir çünkü kozmosu anlamak, bir şeyleri gerçek temeller üzerine oturtmak için elimizdeki tek güçtür. İşe yaramayacağını düşünerek adım almaktan geri durulmamalıdır. Ne zaman neyin nerede işlev kazanacağı bilinemez. Kaldı ki sadece entelektüel bir uğraş olarak bile bilimin sürdürülmesini savunabilirim, lakin buna burada değinmeyeceğim.
Hardy'e katıldığım konulardan biri ise matematiğin gerçekten de estetik bir yanının olmasıdır. Evet, matematik gerçekten bir sanattır. Hardy'nin de dediği gibi matematik eğer savunulacaksa, bir sanat olarak savunulmalıdır. Bunun bazı kişilere ne kadar iddialı geldiğinin farkındayım. Matematiği gerçekten anlamamış kişiler bu söylediklerimi iddialı cümleler olarak görebilir. Ancak matematiği gerçekten anlamış ve entelektüel olarak kendisini geliştirmiş muhtemelen her kişi bunda hem fikir olacaktır: Matematik sanattır. Bir teoremin ispatı, DaVinci'nin bir tablosundan daha büyük bir haz verebilir. Tamamen hayal gücünün eseri olan bir soyut kavramın, matematiğin soyutluğu içerisinde temellendirilmesi kişiye muazzam bir estetik tatmin verebilir. İşte bu açılardan bakıldığında bir matematikçinin, hem bir sanatçı olduğunu hem de çok büyük bir sanat eserini (öyle büyük ki daha hiç göremediğimiz detayları olan bir sanat eseri) anlamaya çalışan masum bir sanatsever olduğunu düşünüyorum.
Hardy'nin bu kitabının okunması gerektiğini düşünüyorum. Hardy'e çok katıldığımdan değil (kaldı ki büyük ölçüde fikirlerini sığ ve/veya eksik buluyorum), kişilerde oluşturabileceği yeni perspektifler açısından öneriyorum. Okurken de sorgulamanızı öneriyorum ve eğer matematikle gerçekten yakından uğraşmayan biriyseniz de umuyorum ki matematiğe biraz olsun sanatsal yaklaşabilmenizi sağlayacak bir bakış açısını size gösterecektir. Ya da en azından matematiğin ne kadar etkileyici olduğunu keşfetmeniz için size fikir verecektir.